CEVDET KIZIL; "HASBAHÇE SATRANÇ ŞAMPİYONASI '2002"Yİ 2. SIRADA BİTİRDİ.
2002 yılının Eylül sonu... Hasbahçe Satranç Kulübü uzun süredir bir turnuva düzenlememişti, oysa ki Hasbahçe'nin yeni satranç şampiyonu belirlenmek zorundaydı. Bunun üzerine Hasbahçe'nin 2002 yılı satranç şampiyonunu belirlemek üzere bir turnuva düzenlenmesi kararlaştırıldı... "Hasbahçe Satranç Şampiyonası '2002" !
Yalnız turnuva başlamadan önce Hasbahçe Satranç Kulübü üyeleri çok ilginç bir karar aldılar. Bu karara göre eğer Hasbahçe şampiyonu belirlenecek ise Hasbahçe dışından bir başka kişinin turnuvaya katılmasına izin verilmemeliydi. Ancak bu karardan da ilginç olanı Hasbahçe Satranç Kulübü üyelerinin Bora Altınordu'nun Hasbahçe dışından bir oyuncu olmasına rağmen turnuvaya katılmasına sıcak bakmalarıydı. Sonuç olarak Hasbahçe Satranç Kulübü'nden ben, Ali Kızıl, Gürkan Ekin ve Fatih Çoban'dan başka Hasbahçe dışından da Bora Altınordu turnuvaya katılıyordu. Hasbahçe Satranç Kulübü'nün diğer oyuncuları ise turnuvada mücadele eden oyuncuların çok güçlü olduklarını, bu nedenle şansları olmadığını belirterek katılmayı reddettiler.
Turnuvaya katılan oyuncuların gerçekten güçlü olup olmadıklarına gelirsek şu açıklamaları yapabiliriz; ilk önce bir Bora Altınordu gerçeği vardı. Turkchess, Hasbahçe ve cevdetchess turnuvalarındaki başarılarıyla tanıdığımız Bora Altınordu son zamanlarda çok daha fazla güçlenmiş, ayrıca lisansını da alarak profesyonel satranca merhaba demişti. Bora Altınordu lisansını alıp profesyonel olduktan sonra katıldığı resmi turnuvalarda da fırtına gibi esmiş çok büyük başarılara imza atmıştı. Çok kısa bir süre içinde 1700+ UKD puanına sahip olmuş, 1800+ UKD'li oyuncuları devirmişti. Hasbahçe Satranç Şampiyonası '2002'nin hemen öncesinde ise Boğaziçi Üniversitesi takımının birinci masa oyuncusu 2014 ELO ve 2014 UKD puanına sahip Emre Demircioğlu'nu Uluslararası İstanbul Satranç Festivali '02'de yenmeyi başarmıştı! Tüm bunlara ilaveten o sıralarda halen devam eden Fındıkzade Molapark Satranç Turnuvası'nda da finale koşuyordu (daha sonra Fındıkzade Molapark Satranç Turnuvası'nda şampiyon oldu). Herhalde tüm bunlar Bora Altınordu'nun Hasbahçe Satranç Şampiyonası '2002 öncesi ne kadar da formda olduğunu göstermekte yeter de artar bile... Gürkan Ekin'e gelirsek; o da Hasbahçe'de daha önce çok başarılı turnuvalar çıkarmış, hatta Hasbahçe Yılbaşı Turnuvası'nda şampiyonluk yaşamış, Hasbahçe'de HGM (Hasbahçe Grandmaster - Hasbahçe Büyükustası) ünvanını kazanmış, sayısız kez İstek Vakfı Mustafa Kemal Atatürk Lisesi'nde satranç şampiyonu olmuş bir oyuncuydu. Hasbahçe'de rating sıralamasında ikinci sıradaydı. 2002 yılı onun için de çok iyi bir yıl olmuş, lisesindeki Rus satranç hocasını da en sonunda yenmeyi başardıktan sonra okulunun satranç kulübüne Gürkan Ekin'in onur portresi asılmıştı. Ali Kızıl'a gelirsek; o da daha önce Hasbahçe'de çok sürpriz sonuçlar almış bir oyuncuydu. Bora Altınordu, Gürkan Ekin ve beni daha önce yenmeyi başarmıştı. Hasbahçe'de Star Master (Yıldız Usta) ünvanına sahip olup her zaman tehlikeli sayılabilecek, şok sonuçlar alabilecek bir oyuncuydu. Eyüboğlu Fen Lisesi'nin takımında da birçok kez yer almıştı. Fatih Çoban'a gelirsek; henüz satrancta yeniydi, yeteri kadar da tecrübesi yoktu. Hasbahçe'de ünvanı da yoktu. Turnvaya deneyim kazanmak için katılıyordu. Bana gelirsek; Hasbahçe Satranç Turnuvası '2002'ye dek bazı başarı ve dereceler kazanmıştım... Satranç kariyerimde çeşitli güzel anılar da yer alıyordu, ama turnuva benim için çok kötü bir zamana denk gelmişti. Erken bir şekilde iş hayatına atılmış, dışarıda denetçi olarak çalışıyordum. Sonuç olarak tabi ki bu durum olmasaydı kesin şampiyon olurdum da diyemem, çünkü baştan beri söylediğim gibi Bora Altınordu o günlerde çok formdaydı. Zira turnuvadan önce de "Bu turnuvanın favorisi Bora Altınordu, ama yine de elimden geleni yapacağım" demiştim. Elimden geleni de bence yaptım. Hem turnuva maçlarında hem de öncesinde. Turnuva maçlarında mücadeleyi sonuna kadar hiç bırakmadım. Turnuva öncesinde ise Bora Altınordu'nun maçlarını izlemiş, güçlü ve zayıf yönlerini belirlemiştim. Özellikle açılışlarda bazen büyük hatalar yapabiliyordu, oyunsonunda ise çok güçlüydü, özellikle de eskiye göre kendini çok geliştirmişti. Son olarak turnuva maçlarının 10 dak. üzerinden oynanacak olması da benim için bir dezavantajdı, çünkü ben özellikle yıldırım satrançta çok başarılıydım. Tabi ki standart partide de birçok başarı kazanmıştım, ama yıldırım partilerde kazandığım zaferlerle bunlar asla karşılaştırılamazdı... Turnuvadan önce Gürkan Ekin ise "Kesin ben şampiyon olacağım, göreceksiniz" demişti. Bu çok iddialı bir söz olmakla beraber Gürkan Ekin'in hırslı kişiliğine de uygundu. Bora Altınordu ise turnuvadan önce şöyle konuşmuştu : "Bu kez Hasbahçe'ye şampiyon olmak için geliyorum. Hasbahçe'deki ilk turnuvamda üçüncü, ikinci katıldığım turnuvada da ikinci olmuştum. Sıra şimdi şampiyonlukta". Turnuvaya katılan diğer oyuncular Ali Kızıl ve Fatih Çoban ise açıklama yapmamışlardı.
Turnuva günü en nihayetinde geldi çattı ve kısa bür süre sonra maçlar başladı. İlk maç benimle Fatih Çoban arasındaydı. Fatih Çoban'ı karmaşık kombinezonlar ve etkili fedalar kullanarak yenmeyi başardım. İkinci maçta Gürkan Ekin, Ali Kızıl'ı yendi. Üçüncü maçta Bora Altınordu Gürkan Ekin'i mağlup etti. Dördüncü maçta ben Ali Kızıl'ı siyahlarla çok kısa bür süre içinde yenmeyi başardım. Hamlelerimi çok çabuk, yüksek tempoda gerçekleştirdim. Üstünlüğü biraz elime geçirdikten sonra ise hemen taşları kırışmaya başladım, açık ve sade, karışık olmayan bir oyunu tercih ettim. Sonuçta da galip geldim. Ali Kızıl'ın maç sonrası yorumu ise bir hayli ilginçti : "Cevdet'in hızına adapte olmaya çalışırken kaybettim. Çok hızlı oynayarak beni tuzağa düşürdü, ben de onun temposuna ayak uydurma içgüdüsüyle hareket edince bir anda kendimi yenilmiş buldum". Bu maçtan sonra Gürkan Ekin de Ali Kızıl'ı benim hızlı tempomu daha da hızlandırmaya çalışırcasına oynamasından ve oyunu yavaşlatacak, tempoyu düşürmeye yönelik hareket etmemesinden ötürü eleştirdi. Beşinci maçta Bora Altınordu, Fatih Çoban'ı rahat geçti. Altıncı maçta Gürkan Ekin'e karşı siyahlarla bir destan yazdım ve rakibimi fantastik bir şekilde 15 hamlede mağlup ettim. Turnuvaya katılan tüm oyuncular maçın bu kadar çabuk bitmesine şaşırırken, Gürkan Ekin'in üzüntüsü yüzünden açık bir şekilde okunuyordu. Bora Altınordu ise sonrasında benim çok riskli ve yanlış bir feda yapmaya yeltendiğimi, Gürkan Ekin'in bu fedayı kabul etmesi durumunda bir taş öne geçeceği, ayrıca hiçbir kaybı olmayacağını da belirtti. Hakikaten maçın bitiminde yaptığımız analizlerde haklı olduğunu görmüştük, Gürkan Ekin bu gerçeği öğrendiğinde daha da bir fena olmuştu. Ancak yine de bana karşı bu şekilde daha önce defalarca kaybettiğini ve o nedenle de fedayı kabul etmekten çok korktuğunu, bu nedenle reddettiği belirtti. Ben ise aslında Gürkan Ekin'in fedamı kabul edeceğini ve benden bir taş öne geçeceğini de hesap etmiştim. Ancak Gürkan Ekin o esnada formunun zirvesinde olmadığından ona karşı bir taş geri düşsem de çok iyi bir şekilde savaşabilirdim. Buna ilaveten Gürkan Ekin fedamı kabul etseydi şahının önü de açılacaktı, o ise bu gibi durumlarda (şahının önndeki piyonlardan yoksun olduğunda) çok güçlü bir savunma anlayışıyla oynayamıyor, tehlikelere maruz kalabiliyordu. Daha doğrusu şahının önündeki piyonlar olmadığında şahını yeterince iyi savunamıyordu, bu ise benim için birçok saldırı şansı, sayısız atak pozisyonu demekti. Demek istediğim Gürkan Ekin fedamı kabul etseydi oyun çok daha renkli ve zevkli olurdu, maç biraz daha uzun sürerdi, ama seyirciler de gerçekten zevk alırdı. Yedinci maçta Ali Kızıl, oyunsonuna kadar Fatih Çoban'a karşı çok üstün bir şekilde götürdüğü maçı berabere bitirdi. Sekizinci maçta Bora Altınordu'ya karşı siyahlarla oynuyordum. Maça çok stresli başladığımdan açılışta büyük bir hata yaparak bir taşımı kaybettim. Bora Altınordu artık benden bir taş öndeydi, böylesine büyük maçlarda böyle güçlü rakiplere karşı bir taş geri oynamak ise çok büyük bir dezavantajdı. Nitekim Bora ile aramızda güç farkı çok fazla olmadığından en ufak bir üstünlük kazanan büyük bir avantaj yakalayacaktı. Bu fırsat Bora'nın oldu. Gerçi ben maçın sonuna kadar bir taş geri olmama rağmen yine de son saniyelere kadar Bora Altınordu ise başabaş mücadele ettim, hatta bi ara geçer piyonumla şahını bile sıkıştırdım, ancak tüm çabalarıma rağmen yenilmekten kurtulamadım. Mağlubiyetimde açılışta yaptığım büyük hatanın yanı sıra, Bora Altınordu'nun benim maçımda hiçbir açılış hatası yapmaması ve geçer piyonuma karşı çok iyi bir savunma anlayışıyla oynamasının da büyük etkisi vardı. Böylece Hasbahçe'de ilk kez Bora Altınordu'ya yenilmiş oldum. Bora Altınordu ise maçtan sonra şu açıklamayı yapmıştı : "Cevdet açılışta beklenmedik bir hata yaptı, doğrusu buna şaşırdım. Yalnız tek taş geri olmasına rağmen maçın sonuna kadar çok iyi mücadele etti." Dokuzuncu maçta Gürkan Ekin, Fatih Çoban'ı zorlanmadan geçti. Onuncu maçta ise Bora Altınordu, bir zamanlar kendisine büyük sürprizler yaşatan ve kendisine çok ters gelen Ali Kızıl'ı bu kez kolay bir şekilde mağlup etti. Bu sonuçlardan sonra ilk yarı maçları sonucunda Bora Altınordu büyük bir avantaj yakalamışken, benim durumum kritik olup şampiyonluk şansım ikinci yarı maçlarına kalmıştı. Gürkan Ekin ise şampiyonluk şansını ilk yarı maçları sonucunda matematiksel olarak devam ettiriyordu.
İkinci yarı maçları da kısa bir mola sonrasında başladı. Ben turnuvanın onbirinci maçında Fatih Çoban'ı beyazlarla oynamanın verdiği avantajla rahat bir şekilde geçtim. Zaten Fatih Çoban açılışta büyük bir hata yapınca bu galibiyetimin habercisi olmuştu. Onikinci maçta Ali Kızıl beyazlarla oynamasına rağmen Gürkan Ekin'e mağlup olmaktan kurtulamadı. Onüçüncü maçta ise bir büyük sürpriz gerçekleşti. Gürkan Ekin, beyazlarla oynamanın verdiği avantajı iyi kullandı ve Bora Altınordu'yu mağlup etti! Aslında bu maçın dönüm noktası Bora Altınordu'nun açılışta yaptığı hataydı. Bora Altınordu açılışta yaptığı hatayla Gürkan Ekin'e karşı bir taş geri düştü, Gürkan ise bu avantajı maçın sonuna kadar çok iyi bir şekilde korudu, ayrıca zaman bakımından da Bora Altınordu'ya karşı büyük bir üstünlüğü olduğundan Bora'nın yapabileceği pek birşey kalmadı. Bence turnuvanın en büyük sürprizi bu maçtı. Son zamanların efsane oyuncusu Bora Altınordu böylece sonunda mağlup olurken şampiyonluk yolunda da büyük darbe yemiş oldu. Çünkü bu maçı kazansa işi çok fazla kolaylaşacaktı. Oysa ki şimdi Gürkan Ekin de tamamen şampiyonluğa ortak olmuştu. Ayrıca arkasında ben de vardım. Bora Altınordu artık ikimizin takibindeydi. Bu benim açımdan ise çok büyük şanstı. Çünkü şampiyonluk yolundaki en büyük rakibim Bora Altınordu büyük bir yara almış oldu, Gürkan Ekin resmen benim ekmeğime yağ sürmüştü. Ancak yine de turnuva öncesi Bora Altınordu'nun güçlü ve zayıf yönlerini analiz ettiğimde bulduğum bu açığı Bora'nın benim maçımda değil de Gürkan Ekin'in maçında tekrarlaması beni biraz üzmüştü. Turnuvanın öndördüncü maçında ben, Ali Kızıl'ı yine rahat bir şekilde mağlup ettim. Ali Kızıl'ın bu maçta açılışta hatalı oynadığını hatırlıyorum. Onbeşinci maçta da Bora Altınordu, Fatih Çoban'ı siyahlarla kolay bir şekilde yendi. Onaltıncı maçta ben Gürkan Ekin'e karşı beyazlarla oynuyordum. Oyunsonuna kadar maçı çok üstün bir şekilde götürdüm, bir hamlede de mat vardı Gürkan Ekin'e karşı. Ancak Gürkan Ekin tekrar tekrar veziriyle şah çekti. Benim şahımın ise hareket edebileceği kareler hep aynıydı, o yüzden 3'er kez aynı hamleyi yaptığımızdan maç berabere bitti. Gürkan Ekin kazanamayacağını bildiğinden maçı beraberliğe götürmüştü. Tabi ki ben maçtan sonra Gürkan Ekin'e karşı çok ezici bir şekilde üstün olmama rağmen berabere kalmanın acısını ve üzüntüsünü yaşıyordum. Onyedinci maçta bu kez Ali Kızıl, Fatih Çoban'a karşı siyahlarla oynamasına rağmen affetmedi ve maçı kazanmayı bildi. Bu sonuç Ali'yi dördüncülüğe iterken, Fatih Çoban'ı da dibe vuruyordu. Artık turnuvada dereceler yavaş yavaş belirginleşiyordu. Onsekizinci maçta Gürkan Ekin, Fatih Çoban'ı rahatça yendi. Ondokuzuncu maçta da Bora Altınordu, Ali Kızıl'ı zorlanmadan yendi. Artık herşey turnvanın son maçına kalmıştı. Yani ben ve Bora Altınordu arasındaki maça. Bu kez beyaz bendim, bu büyük bir avantajdı. Maç öncesi ise Bora Altınordu'nun 6, benim 5,5, Gürkan Ekin'in de 5,5 puanı vardı. Ben, Gürkan Ekin'le aynı puandaydım, ancak bu maçı kaybetsem bile Gürkan'la kendi aramızda yaptığımız maçlarda 1,5 - 0,5 üstünlüğümüz olduğundan averajla ikinci olacaktım, bu nedenle rahattım. Kısacası Gürkan Ekin'in üçüncülüğü, Ali Kızıl'ın dördüncülüğü ve Fatih Çoban'ın beşinciliği artık kesinleşmişti. Tek kesinlik kazanmayan birinci ve ikincinin kimler olacağıydı. Eğer Bora Altınordu'yu mağlup edersem yarım puan farkla şampiyon olacaktım. Beraberlik ve Bora'ya mağlup olmam durumlarında ise Bora Altınordu şampiyon oluyordu. Beyazlarla oynama avantajı bende, beraberlik durumda şampiyon olma avantajı Bora Altınordu idi. Bunlar küçük gibi gözükse de aslında büyük avantajlardı. Maç tüm seyircilerin büyük ilgisi ve dikkatiyle başladı, herşeyiyle de finale yakışır bir maç oldu. Çünkü oyunsonuna kadar kıran kırana bir maç oldu. Oyunsonunda merkezdeki bir piyonumu dikkatsizlik sonucu kaybettikten sonra şoka girsem de şah kanadında Bora Altınordu'nun şahını piyonlarım, şahım ve kalemle baya bir sıkıştırdım. Bora da benim arka sıradaki piyonlarımı tehdit ediyordu. Mücadele tüm şiddetiyle sürerken kalelerimizi kırışmamız sonucunda Bora merkezde şahının da piyonlarına daha yakın olmasının verdiği avantajı çok iyi kullanarak maçta yavaş yavaş ağırlığını arttırdı. Sonunda da galip gelerek şampiyon oldu. Daha önce analiz ettiğim gibi oyunsonunda geçmiş yıllara nazaran bir hayli güçlenmişti.
Aslında turnuva maçları boyunca şampiyon olmamı sağlayabilecek bir çok fırsat çıktı karşıma, Bora Altonordu'nun Gürkan Ekin'e yenilmesi, benim her iki maçta da tüm olumsuzluklara rağmen Bora'ya karşı kafa kafaya oynamam büyük fırsatlardı. Ama maaalesef olmadı, yine de şampiyon olamasam da üçüncü olmamak - ikinci bitirmek de benim için önemliydi. Böylece "Şampiyon olamıyorsan üçüncü bitirme" felsefemi uygulama başarısı da göstermiştim.
Turnuva sonrası da ilginç olaylar yaşandı. Bora Altınordu şampiyonluğu kazanmasına rağmen Hasbahçe'de ikamet etmemesi nedeniyle şampiyonluğu bana devredebileceğini açıkladı. Bu çok büyük bir sportmenlik örneği olmakla beraber tabi ki kabul edilemezdi. Zira ben bu isteği reddettim, çünkü Bora hakkıyla bir şampiyonluk kazanmıştı. Hasbahçe dışından turnuvaya katılmasına rağmen Hasbahçe Satranç Kulübü'nün üyesiydi. Bir diğer ilginç olay da Gürkan Ekin'le gerçekleşti. İlk kez sorunsuz ve tartışmasız bir turnuva geçireceğiz derken Gürkan Ekin sahneye çıktı ve haksız bir şekilde üçüncü yapıldığını iddia etti. Gürkan Ekin fikstürün de taraflı hazırlandığını söyledi. İddialar sonucu tüm Hasbahçe Satranç Kulübü üyeleri fikirlerini beyan ettiler. Ali Kızıl, Fatih Çoban ve Bora Altınordu kararsız kaldıklarını ve açıklama yapmak istemediklerini bildirdiler. Ender Arıcı ve Caner Aykut ise Gürkan Ekin'i haksız bulduklarını açıkladılar. Onlara göre tüm satranç turnuvalarında hangi kurallar uygulanıyorsa Hasbahçe Satranç Şampiyonası '2002'de de o kurallar uygulanmıştı. Bu nedenle bir haksızlık yada hukuksuzluk söz konusu değildi. Dolayısıyla Gürkan Ekin'i sert bir şekilde eleştirdiler. Herşeye rağmen nihayetinde tartışmalar son buldu ve bir turnuva da böylece sona ermişti...
Turnuvadan ilginç istatistikler :
1- Eski Bolu satranç şampiyonu Çetin Mutlu'dan sonra Bora Altınordu da Hasbahçe dışından bir Hasbahçe satranç turnuvasına katılıp da şampiyon olmayı başaran ikinci oyuncu oldu.
2- Bora Altınordu'ya Hasbahçe Satranç Kulübü tarafından HGM (Hasbahçe Grandmaster - Hasbahçe Büyükustası) ünvanı verildi. Bilindiği gibi bu ünvan Hasbahçe'de yalnızca herhangi bir turnuvada şampiyonluk kazanmayı başarabilenlere verilir. Bora Altınordu, Hasbahçe'de bu ünvanı kazanmayı başarabilen dördüncü kişi oldu. Daha önce de bu ünvanı Cevdet Kızıl, Gürkan Ekin ve Çetin Mutlu kazanabilmişlerdi. Bora Altınordu, bu ünvanı Hasbahçe dışında ikamet ettiği halde kazanabilen ikinci kişi oldu aynı zamanda.
3- Bora Altınordu, Hasbahçe turnuvalarına üçüncü kez katılışında en sonunda şampiyon olmayı başardı.
4- Bora Altınordu, Hasbahçe'de ilk kez Cevdet Kızıl'ı yenme başarısı gösterdi, aynı zamanda ilk kez Cevdet Kızıl'ı Hasbahçe'de düzenlenen bir turnuvada geçebilme başarısı gösterdi.
5- Bora Altınordu, Hasbahçe'de düzenlenen turnuvalarda Gürkan Ekin'e yenilme geleneğini sürdürdü. Gürkan Ekin, Bora Altınordu'ya ters gelmeye devam ediyor.
6- Fatih Çoban, Hasbahçe'de düzenlenen turnuvalarda Ali Kızıl'la bir maçta berabere kalarak ilk puanını almayı başardı.
Hasbahçe Satranç Kulübü Şampiyonları :
1991 - Cevdet Kızıl
1992 - Cevdet Kızıl
1993 - Cevdet Kızıl
1994 - Cevdet Kızıl
1995 - Cevdet Kızıl
1996 - Cevdet Kızıl
1997 - Cevdet Kızıl
1998 - Cevdet Kızıl
1999 - Cevdet Kızıl
2000 - Cevdet Kızıl
2001 (Yılbaşı Tur.) - Gürkan Ekin
2001 (Rıfat Demir Tur.) - Cevdet Kızıl
2001 (Yıldırım Tur.) - Çetin Mutlu
2002 (Hasbahçe Sat. Şam. 2002) - Bora Altınordu
Hasbahçe Satranç Kulübü Genel İstatistikleri :
İlk Şampiyon : Cevdet Kızıl
Son Şampiyon : Bora Altınordu
En çok Şampiyon : Cevdet Kızıl (11 kez)
En az Şampiyon : Gürkan Ekin, Çetin Mutlu, Bora Altınordu (1'er kez)
Hasbahçe dışı ilk Şampiyon : Çetin Mutlu
En genç yaşta Şampiyon : Cevdet Kızıl (11 yaşında)
En ileri yaşta Şampiyon : Çetin Mutlu (36 yaşında)
Ulaşılan en yüksek rating : Cevdet Kızıl (2265)
İlk HGM : Cevdet Kızıl
Son HGM : Bora Altınordu
İlk HSM : Ali Kızıl
Son HSM : Ali Kızıl
İlk HM : Mehmet Sarıtaş
Son HM : Can Bayrakçı
Hasbahçe dışı ilk oyuncu : Bora Altınordu, Volkan Orsal, Galip Önalan
Uluslararası ilk oyuncu : Ruben Sousa (Arjantin) , Christopher Texada (Meksika)
En uzun play-off : Cevdet Kızıl VS Gürkan Ekin (5-3 , toplam 8 maç)
En uzun süren şampiyonluklar : Cevdet Kızıl (10 yıl üstüste namağlup)
En kısa süren şampiyonluklar : Gürkan Ekin, Çetin Mutlu, Cevdet Kızıl (1 yıldan az)
En üzün süren şampiyonluğu sona erdiren : Gürkan Ekin (Yılbaşı Turnuvası)
En çok maç yapan : Cevdet Kızıl, Gürkan Ekin (56 maç)
En az maç yapan : Ender Arıcı, Yasin Sarıtaş (2 maç)
En çok galibiyet elde eden : Cevdet Kızıl (45 galibiyet)
En çok beraberlik elde eden : Ali Kızıl (3 beraberlik)
En çok dereceye giren : Cevdet Kızıl (14 kez)
En az dereceye giren : Ali Kızıl, Çetin Mutlu, Can Bayrakçı, Mehmet Sarıtaş (1 kez)
İlk ödüllü turnuva : Hasbahçe Satranç Turnuvası '2000
Ödül olarak ilk kez kupanın verildiği turnuva : Hasbahçe Satranç Turnuvası '2000
Ödül olarak ilk kez sertifikanın verildiği turnuva : Hasbahçe Satranç Şampiyonası '2002