Cevdet KIZIL = Turkiye Cumhuriyeti Istanbul Universitesi
Iktisat Fakultesi Satranc Kulubu Isletmeciler Satranc Turnuvasi '2003 Sampiyonu
2003 yilinin sicak bir Mayis ayiydi. Istanbul Universitesi Iktisat Fakultesi Satranc Kulubu, sadece Isletme bolumu ogrencilerinin katilabilecegi bir satranc turnuvasi duzenleyecegini duyurmustu. Ben de bu turnuvaya Iktisat Fakultesi Satranc Kulubu Baskani Sabri Sahin tarafindan ozel olarak davet edilmistim. Aslinda ben I.U. Iktisat Fakultesi Isletme Bolumu'nden gecen sene mezun olmustum ve artik universitenin ogrencisi degildim, yine de Isletme bolumu mezunlarindan olmam dolayisiyla bu turnuvaya katilmam rica edilmisti. Ben de zaten bu teklifi seve seve kabul etmistim. Cunku Iktisat Fakultesi Satranc Kulubu'ndeki ortam ve atmosfer gercekten cok hostu. Bircok zeki ve cana yakin ogrenciyle oynama firsati bulabiliyordunuz kulupte. Aslinda ben o siralarda Istanbul Universitesi Arastirma ve Yardim Vakfi'nda web programciligi / web tasarimciligi egitmeni olarak yari zamanli (part-time) calisiyordum. Fakat yine de Iktisat Fakultesi Satranc Kulubu benim icin calisma saatlerim oncesinde satranc oynayabilecegim cok ideal ve guzel bir yerdi. Zira cok saygi duyulan kulup baskani Sabri Sahin'i de bu ziyaretlerimden biri sirasinda tanima firsati bulmustum. Bunlara ilaveten turnuva davetini kabul etmemdeki bir diger etmen Iktisat Fakultesi Satranc Kulubu'nde gercekten de bir hayli sevilmem idi. Kulupte oynamis oldugum guzel maclar sirasinda diger bolumlerden cok guclu bircok satranc oyuncusunu yenmistim, bu sebepten oturu Isletme Bolumu ogrencileri tarafindan cok seviliyordum. Ornek vermek gerekirse bir defasinda Fakulte Sampiyonu'yla oynamis ve onu dahi yenme basarisini gostermistim. Bu karsilasma sonrasinda ise Isletme Bolumu ogrencileri tarafindan bircok kez defalarca tebrik edilmistim.
Herneyse, sonunda turnuva gunu gelip catmisti ve maclar 2003'un gunesli bir Mayis gununde basliyordu. Turnuva tek eleminasyon sistemiyle oynanacakti. Birinci, ikinci ve ucuncu turlar benim icin cok da zor gecmedi ve devaminda dogal olarak Istanbul Universitesi Iktisat Fakultesi Satranc Kulubu Isletmeciler Satranc Turnuvasi '2003'de Ceyrek Final'e yukselmistim. Bu turda ise ilk kez turnuvada guclu bir oyuncuyla karsilasacaktim. Rakibimin ismini su an hatirlayamamakla birlikte kulup icerisinde kendisine "usta" denildigi hafizama iyi bir sekilde kazinmisti. Zaten turnuva maclari basladigindan beri ve maclar devam ederken dahi halen diger oyuncular ve uyelerce "usta" seklinde hitap ediliyordu. Sonucta benim Ceyrek Final macim basladi ve oyun ilerledikce, ozellikle oyunortasinda, bir takim seyler benim icin netlik kazanmaya baslamisti. Artik rakibimin diger oyuncular tarafindan neden "usta" lakabiyla anildigini ogrenmistim. Herseyden once oyun stili gucluydu ve saglam temellere dayaniyordu, ayrica mucadeleyi hicbir zaman birakmayan, yenilgiyi kabul etmeyen bir yapisi da vardi. Ornegin oyunsonuna gecerken kendisine karsi kucuk bir materyal avantajim olmasina ragmen hala morali hic bozulmadan tum gucuyle oynuyordu. Neyse ki sansli bir sekilde oyunsonunda sans bana guldu ve materyal avantajimi cok akillica kullaninca rakibimin vezir cikmami engelleyememisti. Ne zor bir oyundu o... Halen hatirladikca kucuk materyal avantajima ve piyonlari iyi kullanmis olmama sukrederim. Bu oyun aradan uzun bir sure gecmesine ragmen halen cok kucuk olan materyal avantajlarimi buyuk bir materyal avantaja (vezir cikisi) donusturmemle aklimda yer tutmaktadir.
Iste boylece bu oyun sonrasi Yari Final'de oynama sansini yakalamistim. Bu kez karsimda olan rakip ise cok unlu ve benim cok yakindan tanidigim bir simaydi. Bu kisi Iktisat Fakultesi Satranc Kulubu'nun Baskani Sabri Sahin'den baskasi degildi. Durust konusmak gerekirse, Yari Final eslesmeleri (kuralari) sonucu Sabri Sahin'le oynayacagim belirlendiginde cok uzulmustum. Cunku bunun anlami bu turda (Yari Final'de) ikimizden birinin elenecegi ve daha sonra ucunculuk macina cikacagi idi. Tabi buna ilaveten beni korkutan bir faktor de vardi ki o Sabri Sahin'in son zamanlarda kendisini satranc konusunda bir hayli gelistirmis olmasiydi. Gercekten de kulupte herkesin bildigi bir gercek vardi ki Sabri Sahin artik cok guclu bir oyuncuydu. Benim de zaten nasil bir rakibe karsi oynayacagimdan hicbir suphem yoktu. Saydigim nedenlerden oturu aslinda ben Sabri Sahin'le Final'de karsilasmak isterdim. Diger tarafta tabi ki rakibimle oynamaktan baska bir secenegim yoktu ve karsilasma bu sartlar altinda basladi. Acilis safhasinda Sabri Sahin de en az benim kadar iyiydi, bu nedenle oyun cok cekismeli ve basabas devam ediyordu. Ikimizin de herhangi bir ustunlugu yoktu. Acilis sonrasinda ise oyunortasina gectik ki iste benim kabuslarim bu noktada basladi. Cunku Sabri Sahin mac esnasinda cok iyi bir firsat yakalamis, rok sonrasi kosede kalmis sahima agir bir sekilde saldirmaktaydi. Bir ara hamle sirasi Sabri Sahin'deyken ben olasiliklara bakip maci analiz ediyordum ve fark ettigim sey dehset uyandiriciydi. Eger Sabri Sahin ustu uste mukemmel hamleler yaparsa alti hamle sonrasinda mati vardi. Ben bunu idrak ettikten sonra defalarca Sabri Sahin'in bu hamleleri gormemesi icin dua ettim. Rakibim hamlesini yaptiginda ise icimden buyuk bir oh cekerek rahatladim, cok ama cok sansliydim cunku rakibim yapmasi gereken hamleyi yapmamisti. Bu bana cok buyuk bir moral motivasyonu olmustu. Neticesinde cok kati bir savunma uyguladim ve ileriki hamlelerde Sabri Sahin'e sahimi daha da tehlikeye sokma sansi tanimadim. Daha sonrasinda ise tahtada agresif oyun felsefemi yansitarak maci kazanmasini bildim. Yari Final karsilasmasi da benim zaferimle sonuclanmisti. Bir parcam boyle buyuk ve prestijli bir turnuvada Final'e yukseldigim icin cok mutluyken, diger parcam Sabri Sahin'i eledigim icin uzgundu.
Tum bunlardan sonra artik Final'deydim. Bu cok uzun bir zamandir bekledigim andi. Final maci oynanmak icin beklerken karsimda asiri derecede tehlikeli bir oyuncu vardi, Ilker Gokyokus. Rakibim son aylarda daima artan bir basari grafigi cizerken cok da formdaydi. Diger bir degisle bu kez turnuvanin en guclu oyuncusuna karsi oynayacagimi biliyordum. Fakat bu Final maciydi, elimden gelenin en iyisini yapmaliydim, bu maci ne olursa olsun her pahasina kazanmak zorundaydim. Bu dusunceler bir taraftan beni cok heyecanlandirirken, diger taraftan da buyuk bir strese sokuyordu. Final macindan hemen once kulupteki bircok oyuncu ve uye karsilasmanin yapilacagi masanin etrafinda cok oncesinden toplanmisti bile. Hepsi Final macini en ince detayiyla izlemek istiyordu. Bircogu da Final macini kimin kazanacagi uzerine bahse girmeye baslamisti. En sonunda Final maci basladi ve aynen tahmin edildigi gibi cok cetin ve heyecanli geciyordu. Satranc saatinin tik toklari arasinda acilis ve oyunortasi safhalari geride kalmis, ancak macta esitlik hem pozisyonel hem de materyal anlamda halen bozulmamisti. Daha sonra oyunsonu kismina gecildi, fakat halen hicbir taraf oyuna hakimiyet kuramiyor, maci istedigi gibi yonlendiremiyordu. Artik herkes bu andan sonra yapilacak en ufak bir hatanin dahi telafisi olamayacaginin cok iyi bir sekilde bilincindeydi. Hata yapan icin oyun dramatik bir sekilde sona erecekti. En nihayetinde oyunsonunda tahtada sadece piyonlar kaldiginda rakibim Ilker Gokyokus yanlis bir hamle yapmisti ki tahmin edildigi gibi bu hatasi onun acisindan tum oyuna maloldu. Ilker Gokyokus'un tum mac boyunca yapmis oldugu bir tek hatasi affedilmemisti.
Sonuc olarak Final maci bittiginde "Istanbul Universitesi Iktisat Fakultesi Isletmeciler Satranc Turnuvasi '2003 Sampiyonu" olarak anons ediliyordum. Turnuva 1.sine odul olarak verilen "Seref Madalyasi"ni kazanmistim ve satranc kariyerimin en onemli turnuvalarindan birindeki basarimi kutluyordum. Aslinda seref madalyasi oyunsonu kudretimin ve buyuk tecrubemin bir hediyesiydi bana. Bu arada neredeyse unutuyordum... Sevgili piyonlarima da cok tesekkur ederim!